All the artworks used on this blog including the header are produced by Demon Mathiel.
Başlık dahil olmak üzere bu blogda kullanılan tüm görseller
Demon Mathiel'e aittir.

24 Mayıs 2010 Pazartesi

dört yalnızlıkla bir doğruyu götürmeye

evet, sınav dönemi başladı, Luna da buraları bırakıp gitti. afferim bana. bunları okuyan da beni sabah akşam deliler gibi çalışıyor sanar. nerde ben nerde adam gibi çalışmak ? kendime ders çalışıyor süsü verip boş geçiriyorum günlerimi. eskiden de böyle yapardım ama en azından dışarı çıkardım, içer gezer birilerinde kalırdım. bu sene kendimi dört duvar arasına kapattım, camdan bakmaya bile üşeniyorum. iyice asosyalleştim, hadi hayırlısı.
iyi geliyor yalnızlık. her insanın hayatında bir dönemi yalnız kendisiyle başbaşa geçirmesi gerektiğini düşünüyorum. kendini tanımaya başlıyor insan bu sürede, başkalarının gözünden değil kendi gözünden görüyor kendini (ne cümle ama !). artık ermişlerin inzivaya çekildikten sonra neden erdiklerini anlıyorum. içine dönüyor insan yalnız kalınca. kendine dönüyor. kendini çözmeye başlıyor. zaten kendini çözebilmek tüm insanlığı çözebilmek değil midir ? hepimiz bir bütünün parçaları değil miyiz ? bize soluk alacak yer bırakmadan akıp giden hayatımız aslında bir zincirin halkasından başka nedir ki ? görüldüğü üzre ermem yakındır, sınavlar biter bitmez ilahi bir güç tarafından kuşatılmayı beklemekteyim.

işin eğlencesini bir yana koyarsak, hakikaten kendim üzerinden çağ atladım. arada bir durmak lazım, vitesi boşa alıp yokuş aşağı sürmek lazım. aşağıda neler var bakmak lazım. yüksek sürat / sert dönüşlerle geçtiğim yolları gerisin geri yürüyorum yalnızken. yaşarken farkına varamadığım ayrıntıları keşfediyorum, pek çok olay arasında inanılmaz bağlantılar kurmaya başladım. son aylarda - ah ne sık bahseder oldum bundan hem de bir maharetmiş gibi - pek bir durulmuştum, durulursam hayatın anlamını bulmaya yakın olacağımı falan zannediyordum. asıl inziva lazımmış bana. asıl kendimi en yakın manastıra kapamam lazımmış. öyle durulmakla / otomatlaşmakla yürümüyormuş işler. bir durup nefes almak lazımmış. önce aynaya sonra kendine bakmak lazımmış. (amma çok şey lazımmış anasını satayım ha. )

ha bir de şeye karar verdim. madem bu blogu açtım, madem özgürce klavyem yettiğince zırvalayabilirim burada, o zaman şu 21 yıllık hayatımdan çeşitli kesitler sunayım arada. bazen yazacak konu bulamıyorum, bazen sadece günlük olayları yazmak gereksiz geliyor. bende boş oturacağıma aklıma gelen hayatın içindeki tuhaf enstanteneleri yazayım. zaten haftalardır kapandığım çile hücremde her haltı kara kara düşünüp inceliyorum, aklımda kalacağına burada kalsın. hatta aramızda sır kalsın :). hem insan yazarken daha iyi düşünür değil mi a dostlar ?

yaa böyle işte. evet ölmedi Luna beybi, hatta hayatın anlamını bulmak için kendi içinde yola çıktı, epey yol aldı bile. olur da bulursa size de haber verir, kendine saklayacak kadar bencil değil bu salak.